10 Mart 2009 Salı

Çöküş


Ben dahil çevremdekiler o kadar olduğu konumun kıymetini bilmiyor ki aklım almıyor bazen oturup düşünüyorum. Öss denen illet zamanı hep akıllarda şu üniversiteye girsem diye düşünürken bugün ise bulunduğum üniversiteyi çok zorlu buluyorum, gelmeseydim şöyle başka üniversitede daha rahat bi bölümde okusam ne kadar güzel olurdu diye düşünüyorum ara ara. Bunun sebebi de hat safhada yoğun bulunmamız, gerek dersler gerek labaratuvarlar. Bunlar mazeret yerine geçer mi dersiniz?

Arkadaşımı arıyorum telefonla ki kendisi mezun oldu şimdi avukatlık mesleğine adımını attı ve de staj dönemini tamamlayınca işin içinde resmen bulunmaya başlayacak avukat ön ismi ile. Bakıyorum o da mızmızlanıyor. Derdi de işlerin yoğun olması, koşuşturmacalar. Oraya gelene kadar ne dönemlerden geçtiğini hatırlatmak başkasının görevi midir? Yoksa insan bunu kendi mi halletmeli içinde? Öğrenciliğe nazaran hiç olmadı karşılığını alabiliyor. Yaptığı işin karşılığında her ay parasını alıyor ve her akşam geldiğinde yaptıkları ile vicdan rahatlığı ile uzanabiliyor kanepenin üzerine.

Ama gel gör ki nankörüz. Hepimiz nankörüz. Bazıları kabullenmeyebilir, bana kızabilir hatta inkar edebilir. Kendinizi kandırmayın. Sahip olduğumla yetiniyorum demeyin sakın. Mutlaka birşeyler hakkında sizde mızmızlanıyorsunuz.

Bunca sözden sonra da polyanna gibi olmak gerektiği gibi saçma bir fikre de kapılmanızı asla istemem. Ama aradaki dengeyide kurmak gerek. Sadece memnun olun sahip olduklarınız için. Biraz da elinizdekilere sevinin artık.

Yoksa hayatı kendinizden ayrı sevdikleriniz için de zor hale getiriyorsunuz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder